Ana içeriğe atla

EVRENİN ÖTESİNDE NE VAR


Evrenlerin sayısı sonsuz olabilir ama tek tek evrenlerin 

sonu ve sınırı var


Her evrenin bir sonu ve sınırı var derken gözlemlenebilir evreni kastediyoruz. Gözlemlenebilir evrenin sınırları içinde yeterince beklersek, evrenin en uzak köşesindeki ışık bile bize ulaşacaktır. Evrenimizde geçerli olan fizik yasalarını belirleyen enerji değerleri, evrenin farklı bölgelerine ışıktan hızlı olarak aktarılamayacağına göre bu iyi bir şey :)… Fizik yasaları gözlemlenebilir evrenin her yanında aynıdır, evrenimizin dışına çıkana kadar yasalar her yönde ve her mesafede aynı olacaktır.

 

Evrenimiz için bu sınır yaklaşık 47 milyar ışık yılıdır. Samanyolu galaksisini merkeze alırsak, gözlemlenebilir evrenin çapının 93 milyar ışık yılı olduğunu görüyoruz. Bu da her yöne doğru Dünya’dan bakıldığında 47 milyar ışık yılı uzağı görebileceğimiz anlamına geliyor (Düşük bir olasılık ama gerçek evren gözlemleyebildiğimiz evrenden daha küçük de olabilir. Yakındaki galaksilerin ışığı evrenin etrafından dolaşıyorsa bu galaksiler bize gerçekte olduklarından daha uzak görünebilirler).

 

 

Bu noktada, “Evrenin yaşı yaklaşık 13 milyar yıl, bu yüzden 13 milyar ışık yılından daha uzağı göremeyiz” diye düşünebilirsiniz. Ancak, evrenin eskiden çok daha küçük olduğunu ve zamanla genişlediğini hesaba katmamız gerekiyor. Bugün 47 milyar ışık yılı mesafeye kadar olan bütün galaksiler, eskiden bizim bulunduğumuz bölgeye 13 milyar ışık yılından daha yakındı.


Bu galaksiler artık bizden çok uzaklaştılar, görebildiğimiz evrenin dışına çıktılar fakat biz uzun bir süre boyunca onları görebileceğiz… Galaksilerin bize yakın olduğu eski zamanlardan kalan ve bize milyarlarca yıl sonra, ancak şimdi ulaşan ışığı görmeye devam edeceğiz. Peki, gözlemlenebilir evrenin ötesinde ne var? Artık ışığın bize asla ulaşamayacağı kadar uzaklaşan eski galaksilere ne oldu?

 

Evrenin uzak bölgeleri ile aramızdaki ışık iletişimi koptuğuna göre, bu galaksilerin artık bizim evrenimizde yer almadığını kabul etmemiz gerekiyor. Hatta aynı sebeple, söz konusu galaksilerin içinde bulunduğu evrendeki fizik yasaları bile az çok farklı olabilir!

 

 

Sonsuz sayıda evren olduğuna inanmak zor


Bu evrenlerde bizim gibi akıllı canlılar var mı? Varsa uzaylılar neye inanıyor, evrenin yaradılışı hakkında ne düşünüyor? Kainatta sonsuz sayıda evren olması, dinsel inançlar ve felsefe açısından derin sorular doğuruyor.

Bence felsefe açısından en önemli sorun nedensellik konusu, yani neden–sonuç ilişkisidir… Hiçbir şey ışıktan hızlı gidemediği için evrendeki neden–sonuç ilişkisi de ışıktan hızlı gerçekleşemez. Kainatta sonsuz sayıda evren varsa, sonsuz sayıda neden–sonuç ilişkisi vardır.

Determinizme inanan kişiler için farklı evrenlerde birbirinden bağımsız neden–sonuç ilişkileri olduğunu düşünmek zor yutulur bir lokma… Buna rağmen birçok fizikçi, Şişme Teorisini geliştiren Paul Steinhardt ve Andreas Albrecht’in sırf bu zor soruları sormamızı sağladıkları için Nobel Ödülüne hak kazandığını düşünüyor.

 

 

Evrenin ötesinde ne var?

Evrenler arasında yolculuk etmek bizim için mümkün mü bilemiyoruz; ancak eskiden evrenimizin parçası olan bazı galaksilerin bugün başka evrenlere yolculuk ettiğini biliyoruz! En basitinden, gözlemlenebilir evrenin ötesinde, eskiden evrenimizin bir parçası olan galaksiler bulunmaktadır. Neden böyle olduğuna gelince…

 

Gözlemlenebilir evrenin çapı nereden bakarsak bakalım aynıdır, çünkü evrenin 13 milyar yıl yaşında olması bize evrenin maksimum çapını veriyor… Örneğin, şu anda teorik olarak görebileceğimiz en uzak galaksinin şimdi Dünya’ya doğru yola çıkan ışığı, asla bize ulaşamayacak kadar uzaktır. Peki, bizden 47 milyar ışık yılı uzaktaki o galaksiden baktığımızda ne görüyoruz? Arkamıza bakarsak, Samanyolu Galaksisini, yani içinde bulunduğumuz evreni göreceğiz.

 

 

Kara delik demişken…

Bir kara deliğin içinden dışarı bakacak olsanız, kendi kafanızın arkası dahil tüm Evren’i gökyüzünün ufak bir parçası gibi görürsünüz. Bunun nasıl bir görüntü olacağını hayal bile edemiyorken, bu deneyimi yaşasaydık nasıl unutulmaz bir anı olurdu düşünün…

Mars’daki Olympus dağı, Everest dağının 3 katı yüksekliğinde.   O kadar uzun ki Mars atmosferinin dışına çıkıyor. Genişliği ise 550 km. O kadar geniş ki dağın en ucunda dursanız, tepesi görüş alanından çıkıyor.

Astronotlar uzaya gittiklerinde, orada neler yaptıklarını, uzay meraklıları olarak hepimiz merak ediyor ve onları izlemek istiyoruz. Bunu yapabilmek için, eğer yeterli ölçüde güçlü bir teleskobu ve yeterli büyüklükte bir aynayı 22 ışık yılı uzaklığa yerleştirmiş olsaydık, daha önceden uzaya gönderilen gemilerin inişini eş zamanlı izliyor olabilirdik.


Televizyonunuzdaki elektriğin bile yıllar öncesinde uzaydan kaynaklı olduğunu biliyor muydunuz?

Televizyondaki statik elektriğin yüzde 1’i, 13.7 milyar yıl önce gerçekleşen büyük patlamadan kalan Kozmik Mikrodalga Arka Planı radyasyonundan kaynaklı olduğu söyleniyor.   İçinde yaşadığımız Evren’de, tıpkı bir domino taşı gibi olayların hepsi birbirine bağlı…

Dünya’nın dönüş hızı her yüz yılda 17 mili saniye azaldığı için, bir günün süresi sürekli kısalıyor. Yani dinazorlar zamanında bir gün yaklaşık 22 saat yaşanıyordu.,

Uzay boşluğunda henüz keşfedemediğimiz milyonlarca madde var. Tıpkı bulunan devasa alkol bulutu gibi…

Astronomlar 10,000 ışık yılı ötede 463 milyar kilometre genişliğinde bir alkol bulutu buldu. Bu bulut 200 trilyon çarpı trilyon litre biranın içerdiği alkolü içeriyor.

Uzay boşluğunda bir dev olan Andromeda Gökadası, Samanyolu’na en yakın olan bir sarmal gökada olarak anılıyor. Adını Dünya’nın göründüğü gökyüzü alanından ve Andromeda takımyıldızından alan bu devasa gökada, daha küçük protogalaksilerin birleşmesinden dolayı yaklaşık 10 milyar yıl önce oluşmuştur. Andromeda çıplak gözle görülebilseydi, gece görünen aydan 6 kat daha büyük görünürdü.

Ve Astronomların tahminine göre, uzay boşluğunda her gün 275 milyon yeni yıldız doğuyor. 

Tabi ki de aklımızın alamayacağı kadar büyük olan bu Evren’de tek gezegenler Güneş Sistemi’mizdekiler değil, orada belki de henüz sayısını bile net bilemediğimiz kadar gezegen var! Bunlardan biri de, 33 ışık yılı uzakta yüzeyi tamamen yanan buzla kaplı bir gezegen!

Evrende Bulunan İlginç Maddeler

Donmuş duman olarak da bilinen “Aerogel”, Dünya’nın öz kütlesi en düşük maddesi. Elinizde tuttuğunuzda görmeniz ve hissetmeniz neredeyse imkansız. Fakat dürttüğünüzde strafor gibi olur. Kendi ağırlığının 4000 katını kaldırabilir ve iki kiloluk bir dinamitin patlamasına karşı koyabilir. Şu an bilinen en iyi yalıtım maddesidir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaliforniyum nedir ?

Şubat 1950’de Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’deki laboratuvarda küriyumun alfa parçacıkları (helyum iyonları) ile bombardıman edilmesiyle üretildi. Aktinit serisinin dokuzuncu üyesi ve sentezlenen altıncı uranyum ötesi elementtir. Yüksek atom ağırlığına sahip elementler içinde, aynştaynyumun ardından çıplak gözle görülebilecek miktarı üretilebilen ikinci elementtir. Element, keşfedildiği Kaliforniya Üniversitesi ve Kaliforniya eyaletinin onuruna bu şekilde isimlendirildi. Kaliforniyum normal basınç altında biri 900 °C’nin üstünde ve diğeri 900 °C’nin altında olmak üzere iki farklı kristal yapıda bulunur. Yüksek basınçta üçüncü bir kristal yapı söz konusudur. Kaliforniyum oda sıcaklığında hava ile temas ederse yavaşça matlaşır. Bilinen yirmi izotop içinde kaliforniyum-251 898 yıllık yarı ömrü ile elementin en kararlı izotopudur. Bu kısa yarı ömür elementin yerkabuğunda bulunmadığı anlamını da taşır. Yarı ömrü 2,64 yıl olan kaliforniyum-252 en yaygın olarak kullanılan izotoptu

SAMANYOLU GALAKSİSİ NEYİN ETRAFINDA DÖNÜYOR ?

Çoğu çocuk mutlaka bu soruyu sorar. Ay dünyanin, dünya da günesin etrafında Dönüyorsa Günes Neyin etrafında dönüyor? coğu büyük de ne kadar saçma bir Soru der ve geçistirir. Aslında bu çok iyi bir sorudur. Ve cevabi iste burada.  Uzun zamandır nasa bunu arastırıyordu. Cevabına ulastılar. Kara deliklerin çekim Gücü sok yüksek   Olduğu için etrafindakiler onun etrafında döner. Bunu bildikleri için bunun Üzerinde değerlendiriliyordu. Yani samanyolu galaksisinin merkezinde bir mega Kara delik olması.   Arastırmaların sonucunda Samanyolu galaksisinin tam merkezinde bir mega kara Delik olduğunu gösteriyor. Zaten bu kadar büyük çekim enerjisine sahip olabilecek Varlık ancak bir mega kara delik olabilirdi. Eğer mega kara delik olmasaydı bu Yeni bir keşif olurdu.  Sonuca gelelim Samanyolu galaksisi bir mega kara delik etrafında dönüyor. 

Samanyolu Galaksisi ve Büyük İtici

Samanyolu galaksisi, 100 bin diğer galaksiyle birlikte, Evren’in doğumundan gelen ilk ışığın kalıntısı olan ve uzayın her yerini kapladığı için referans noktası olarak alacağımız kozmik mikrodalga artalan ışınımına göre, saniyede 630 km hızla Shapley Çekicisine doğru gidiyor. Bunun ne kadar büyük bir hız olduğunu görmek için Dünya’nın kendi etrafında (ekvatorda) saniyede 0,44 km hızla döndüğüne ve Güneş’in çevresinde saniyede 30 km hızla tur atğına dikkat edelim. Güneş de Samanyolu çevresinde saniyede 220 km hızla dönüyor. İşte böyle büyük bir hız! Ortada Laniakea üstün galaksi kümesi. Solda Shapley üstün galaksi kümesi asıl Büyük Çekici (Laniakea’dan yüzde 90 daha kütleli). Solda boş uzay ve karanlık enerji ile galaksileri iten Çift Kutuplu İtici. Samanyolu Galaksisi ve Büyük İtici Tam bilim insanları Büyük Çekici sorununu çözdüklerini düşünürken bir de başımıza Büyük İtici sorunu çıktı: Astrofizikçiler bunun için filmi ge